ATİLLA İLHAN - BEN SANA MECBURUM

www.tips-fb.com



ATİLLA İLHAN - BEN SANA MECBURUM ENGLISH TRANSLATION

ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum

i'm bound to you, you can't know
i keep your name in my mind like you are naied there
your eyes get bigger and bigger
i'm bound to you, you can't know
i'm warming myself inside with you


ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski istanbul mudur?
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun

the trees are getting prepared for the autumn
is this city that old istanbul?
the clouds are breaking up in the dark
street lamps are suddenly on
smell of rain on sidewalks
i'm bound to you, you're not here


sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşam üstü ansızın yorulur
tutsak ustura ağzında yaşamaktan
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
birkaç hayat çıkarır yaşamasından
hangi kapıyı çalsa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

to love is sometimes sordidly frightening
one gets tired suddenly at a nightfall
because of living in captivity on the sharp edge of a razor
sometimes his passion breaks his hands
extracts several lives from his life
sometimes whichever door he knocks
(waits) a naughty humming of loneliness behind it


fatih'te yoksul bir gramafon çalıyor
eski zamanlardan bir cuma çalıyor
durup köşe başında deliksiz dinlesem
sana kullanılmamış bir gök getirsem
haftalar ellerimde ufalanıyor
ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
ben sana mecburum sen yoksun

a poor phonograph is playing in fatih
stealing a friday from the old times
if i stop and listen at a corner undisturbed
if i bring to you an unused sky
the weeks are moldering in my hands
whatever i do, whatever i hold, wherever i go
i'm bound to you, you're not here


belki haziranda mavi benekli çocuksun
ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
belki yeşilköy'de uçağa biniyorsun
bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor
belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
kötü rüzgâr saçlarını götürüyor

maybe you're the blue dotted child in june
oh, no one knows you, no one
a cargo boat is leaking from your lonely eyes
maybe you're getting on a plane at Yeşilkoy
maybe you're wet, you are shivering
maybe you're blind, broken, in haste
a bad wind is taking your hair away


ne vakit bir yaşamak düşünsem
bu kurtlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin

whenever i think of a life
maybe it's hard in this table of wolves
shameless, but without making our hands dirty
whenever i think of a life
saying "be quiet"(and) i'm beginning with your name
your secret seas are moving through me inside
no, it won't be any other way
i am bound to you, you can't know



Translation: IBRA

1 comment:

Anonymous said...

I am reading this article second time today, you have to be more careful with content leakers. If I will fount it again I will send you a link