NECİP FAZIL KISAKÜREK - SAKARYA TÜRKÜSÜ

www.tips-fb.com


NECİP FAZIL KISAKÜREK - SAKARYA TÜRKÜSÜ ENGLISH TRANSLATION

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya:
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.

Human it is, flows as it is water, curly
The one that flows one side is me, on other side Sakarya*


Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

Water goes down from climbs, always step by step
And my fate is to get thirsty on acclivities


Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir:
Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir.

Everything flows, water, history, star, human and idea
Channels are dual, from one flows divine light, from the other one dirt


Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kainat:
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!

Little, big, universe; beamed in the flow
Look to the cloud there!, climbing, contrary to the water that goes down


Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne?
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine:

But Sakarya is different, is it climbing ha?
A lead burden is loaded on its foamily body


Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

Cracking, straining every nevre to take the climb
Hey Sakarya, Who said that water cannot be riveted ?


Rabb'im isterse, sular büklüm büklüm burulur.
Sırtına Sakarya'nın, Türk tarihi kurulur.

If God wants, waters get wringed
And history of Turks gets settled on its body


Eyvah, eyvah, Sakarya'm, sana mı düştü bu yük?
Bu dâvâ hor, bu dâvâ öksüz, bu dâvâ büyük!..

Alack, alack my Sakarya, is this burden( duty ) for you?
This cause is seen despicable, this cause is orphan, this cause is big


Ne ağır imtihandır, başındaki Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

What a heavy examination that you are dealing with, Sakarya!
How can a canary could carry 1001 headed eagle


İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal;
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,

I thought that it was human, who is the carrier of sacred burden
Being a hamal (porter), with no rank in the end, with no goods


Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan:
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan!

Only a bite, from the meal that cooked with poison
And apartness from mother, country and friend


Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!

Now be frantic with sorrow, it is time for it
Remember the old suns (days), that run to milkyway (that became history)


Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu?
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

That, Yunus Emre** was walking by your side
That, the army which drizzles shiny domes after itself


Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna?
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?

Where are your brothers, beneficent Nile, green Danube
When will the glorious raider that gone, turns back to the country


Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!

Does still tekbir crashes in the pulses of marbles
Does the mad wind find that sound : Allah is one!


Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

All these are in you, these complex puzzles
Sakarya, nights poured tar on candles


Vicdan azabına eş kayna kayna Sakarya.
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

Equal to guilty conscience, boil, boil Sakarya
You are poor on your own land, outcast in your own land


İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su:
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.

Human, 3-5 drop blood, river 3-5 drop water
We are facing with a life, that is ambushing for life


Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek:
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

Came; the mortal lie, gone; the immortal truth
You! living deaths, who will bring you to life


Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!

)))) sorry for these verses)))

Sakarya, saf çocuğu, mâsum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!

Sakarya, honest children of clean Anatolia
Only we are left, wild mads of the path to Allah


Sen ve ben, gözyaşıyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!

You and me, we are made of dough that is prepared with tear
When one looks to our colours, we are from mud, and from blood


Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

Fate kneaded us in the chela of scorpion
Dont bother, came like this, this world goes like this!


Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz:
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber kılavuz!

To me; bed is winding sheet, to you pool is coffin
U curl, i go, the guide is Last Prophet!


Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya:
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!

The path belongs to him, everything is His, all the other angary
U creeped much with your face down, stand up, Sakarya!



Sakarya* > one of the long rivers in Turkey... And the name of the war ( Sakarya meydan muharebesi) that happened in 1921 between Turks and Greeks.


Yunus Emre** > Poet… Dervish…


Translation: ibra

No comments: